Kadınlar Neden Güçlü (Güçsüz)?

Kadınlar Neden Güçlü (Güçsüz)?
İlişkilerde güç kavramı erkeklere has bir düşünce. Kadınlar için ilişkilerde aranan ise anlam arayışı. Kadın, partnerine güç kullanmaktansa Onunla beraber güçlü olmayı seçiyor. Ancak erkeğin her şeyi 1 ya da 0, Evet ya da Hayır olarak algılaması doğal olarak kadını zorluyor. Kadın ya da erkeğin üzerlerine “yapışmış” sosyal rollerinden kurtulması ise oldukça zor.

“Hepsi bu kadar mıydı?” diyen kuşağız. Bağlanmak için kusursuz bir şey bekleriz. Kusursuz bir iş, kusursuz bir aşk. Beklerken de daima mutsuz oluruz.

MERLIE SHAIN / AŞIKLAR DOST OLDUĞUNDA

“Eski klişeleri yıkmayı bilen asi bir kadınsanız, size hemen erkeksi, kavgacı, hırçın ya da daha kötü sıfatı yakıştırırlar. Bir şeyleri değiştirmek için çaba gösterenler in, arkadaş çevrelerinden uzaklaşmak durumunda kalabileceklerini kabul etmeleri gerekir. En iyi arkadaşlarının bile bu gelişmeler sonunda kendilerini ihmal edilmiş ya da tehdit edilmiş hissedip sizi arkadan vurabileceklerini hesaba katmanız gerekir” **


Aslında kadın ya da erkek, kişileri kısıtlayan toplumsal normları yıkmaya çalışan insanları zor tercihler bekler. Bir erkek için futbol maçı izleme teklifini “Hayır, teşekkürler, bugün biraz kitap okumak istiyor um” diyerek reddetmek ne kadar zorsa, bir kadın için de iş çıkışı alışveriş yapma teklifini “Alışveriş dışında sizin kendinizi rahatlatma biçiminiz yok mu kuzum?” diyerek geri çevirmek o kadar zordur.
Maç izlemek istemezseniz “Ne oluyo olum, entel mi oluyosun?” diyerek dalga geçerler. Kadın, alışveriş teklifini reddederse “Uyumsuz” olur. Toplum kendi kurallarına uymayanlara bedel ödetir.

Ancak dikkat çekmek istediğim nokta şu: Bir erkek için maço davranışlarından feragat etmek uzun vadede kendini daha mutlu hale getirirken (kendimden biliyorum), aynı durumda kadın mutsuz oluyor. Çünkü kadın için sosyal ilişki erkeğin aksine daha derin anlamlar içeriyor. Hem istatistiki olarak bir kadın bir erkekten daha fazla konuşuyor. Kadının daha fazla konuşması O’nun geveze olduğunu göstermiyor elbet. Sadece kadın kendini konuşarak daha çok ifade ediyor. Erkek için konuşmak iletişimin yolu iken kadın konuşurken iletişimden çok kendini keşfediyor. Hal böyle olunca bir erkek kendini eve kapatıp hiç bir arkadaşıyla günlerce görüşmemeyi göze alabiliyor, ama bir kadın yaşadığı bir olayı aynı gün arkadaşına anlatamazsa sıkıntıdan çatlıyor.

Kadının bu özelliği toplumsal kurallar açısından, kendi elini kolunu bağlıyor. Maalesef kız çocukları, küçüklüklerinden itibaren her şeye uyum sağlayan, barışçıl kişiler olarak yetiştiriliyor. Aslında uyumlu ve barışçıl olmak her cinste olması gereken özellikler ama bu özellikler pasifik çağrışımı yapıyor. Yani her şeye eyvallah diyen, karşı çıkmayan, hakkını savunmayan ve güç karşısında susan kadın çağrışımı yapıyor bu özellikler. Peki ilerleyen zamanlarda uyumlu olmak mutlu olmayı sağlıyor mu? Ne gezer?
Bu anlatılanların diyetle ilişkisini az çok anladığınızı düşünüyorum.

Kadına belirli roller dayatılır: İyi bir ev, uyumlu bir iş kadını ve fedakar bir anne olması beklenir. Bir de belirli vücut ölçüler inde olması istenir. Ne yazık ki zamane kadınları daha şanssız, çünkü bizim annelerimizin hiç olmazsa iş stresleri yoktu. Kilolarını sorun eden bir medyaya sahip değillerdi. Dergilere bakıp kendi vücutlarıyla da uğraşmıyorlardı.
Ama ya şimdi? Tüm arkadaşları biraz toplu olan bir kadının rahatça diyet yapma olasılığı var mı? Öğlen ya da akşam yemeklerini sabote etmek isteyenler pusuda beklerken kadın ne kadar başarılı olabilir.??

Düşünsenize sağlıklı bir vücuda sahip olmak için biraz sıkıntı çekmek gerekiyor. Ama 1 want it all, 1 want it now mantığıyla bombardıman altında tutulan bizler bu sıkıntıya nasıl gireceğiz? Hem de çevrem izde bize yarım etmeyen (edemeyen) insanlar varsa. Aslında çevrenizdeki insanlara da fazla suç bulmamak lazım.

Siz zayıfladıkça ve daha sağlıklı bir vücuda kavuştukça Onun sıkıntısı iyice su yüzüne çıkar.
Arkadaşınızla aynı boy ve aynı kilodaysanız, verdiğiniz diyelim 5 kg.- artık dikkatlerin sizin üzerinize çevrilmesi demektir. Sosyal ortamlarda arkadaşınıza göre artık daha popüler olursunuz. İşin kötüsü bu siz in ne kadar hoşunuza giderse Onun da o kadar canını sıkar.
Evet, yanınızdaki iyi arkadaşınızsa sizin zayıflamanızdan ve güzelleşmenizden gurur duyabilir. Ancak iyi arkadaş sayısı hayat boyu bir elin parmaklarını geçmez. Diğer yandan yediğine ve içtiğine dikkat edenler diğerlerinden hemen ayrılırlar. Çünkü artık dışarda yenilen her yemek yenmez, içki hemen hemen hiç içilmez. Sigara bırakılmaya çalışılır.

İçki yok,
Sigara yok,
Abur-cubur yok...

Buna can mı dayanır? Hem bu uymamız gerekenler çoğu insan için cazip bir yaşam şekli değildir. Bu yüzden uyumsuz, kıl, çokbilmiş gibi yaftalan edinmemiz hiç zor olmaz.

Diyet olayında doğrular ve yapılması gerek enler aslında oldukça basit. Ancak iş uygulamaya geldiğinde işler sarpa sarabilir. Aileniz, eşiniz, çocuğunuz, akrabalarınız, komşularınız ve tüm insanlar sizdeki değiş imi ilk önce kabul edemeyebilirler. Hatta eski halinize dönmenizi bile isteyebilirler.

Çoğumuz şöyle düşünmez miyiz?:
Please God. ..If you cant make me thin, make my friends fat!
“Lütfen Tanrım... Eğer beni zayıf yapamıyorsan arkadaşlarımı şişmanlat! Şaka bir yana hepimiz biliyoruz ki, sağlıklı beslenme özellikle 30’lu yaşlardan sonra bir tercih değil zorunluluk. Bu zorunluluğa uyulmaması durumunda fazla kilolar göbek ve selülit olarak bize geri dönebilir. Çağımız pişmanlıklar ve umutsuzluklar çağı. Ya geçmişteki hatalarımıza hayıflanıyoruz ya da gelecekle ilgili kötümser düşüncelerimiz günü yaşamamızı engelliyor. Toplum bize bir ikilemi ister istemez da- yatıyor:
Ya sağlığımız ya arkadaşlarımız. Ya güzellik ya sosyallik. Aslında böyle olmak zorunda değil, hem de hiç değil. Hem sağlıklı olabilir, hem güzelleşebilir hem de sosyal olabiliriz.
Sağlıklı ve formda kalın.