Vajinismusun Gelişmesinde Yatkınlaştırıcı Etkenler

Cinsel bilgi eksikliği ve cinsel yanlış düşünceler

Klinik bulgular cinsellik, cinsel anatomi, fizyoloji ve cinsel yanıt döngüsü hakkında bilgi eksikliği, cinsel ilişki ve birleşme ile ilgili olumsuz tutumlar, cinsel beceri eksikliği ve cinsel olumsuz ve yanlış düşüncelerin cinsel işlev bozukluklarının ve vajinismus gelişmesi açısından yatkınlaştırıcı, başlatıcı ya da devam ettirici nedenler olduğunu göstermektedir. Cinsel terapi uygulamalarında hastaların büyük bir kısmının cinsel bilgilenme kaynağının sadece ergenlik döneminde anlatılan fıkralar ya da yapılan şakalar olduğunu söyleyebilirim. Bu nedenle de vajina ve penis hakkındaki bilgi eksikliği, yanlış ya da abartılı cinsel bilgiler cinsel mitlerin oluşmasına yol açarak cinsel işlevi ve cinsel performansı olumsuz etkilemektedir.

Yanlış cinsel inançlar, yani cinsel mitler, cinsellik hakkında anatomi, fizyoloji, performans konularında işlevsel olmayan yerleşik kalıplar, yargılardır. Bu mitler, kadın ya da erkeğin cinsel yaşam içindeki tutum ve davranışlarını olumsuz etkiler. "Cinsel birleşme sırasında vajinanın yırtıldığı, kanamadan ölümlerin olduğu" biçimindeki bir inanç, o toplumda vajinismik yanıtın daha sık ve kolay gelişmesine neden olur. Aynı şekilde hastanın cinsel ilişki ve cinsel birleşme ile ilgili kendilik algısının olumsuz olması ve cinsel özgüveni olmaması vajinismusun gelişmesinde önemlidir. Hastanın vajinanın çok küçük olması korkusu taşıması, ilk birleşmede kızlık zarının bozulması sebebiyle çok ağrı ya da çok kanama olacağı endişeleri olması, yakın ilişki oluşturma, yabancılık çekme, mahremiyet sorunu yaşaması, hamile kalma ve nasıl doğum yapacağı endişesi taşıması, kendilik algısının bozukluğu ve performans anksiyetesi yaşaması, cinsellik rolü ile ilgili belirsizlik ve olumsuz düşünceler "cinsel olarak çekici değilim", "şişmanım", "göğüslerim komik" gibi olumsuz bilişsel faktörler de aynı şekilde vajinismusun gelişmesinde önemlidir.

Yetiştirilme tarzının etkileri

Çocuğun içinde yetiştiği ailenin kişisel ilişkilere ve cinselliğe bakış açısı kişinin psikoseksüel gelişimini olumlu ya da olumsuz olarak etkileyebilir. Bazı ailelerde cinsellik bir tabu olarak kabul edildiği için, bu konular çocuk tarafından yanlış veya utanç verici bir şey olarak algılanmaktadır. Ülkemizde ise neredeyse toplumun büyük çoğunluğunda cinsellik açıkça kötülenir. Cinsellik çocuklar için sürekli bir utanç kaynağı olarak ve bir problem alanı olarak kendini hissettirir. Ebeveynlerin büyük bir kısmı, özellikle de anneler kızlarına "Cinselliğin eşin memnun edilmesi ya da evliliğin devamının sağlanması için yapılması gereken bir iş olduğu" nasihatini verirler. Bu şekilde yetiştirilen bir kadın, cinsel duyumlardan ya da cinsel hazdan suçluluk duyabilir. Cinsel duyumların kililtlenmesi ve cinsel deneyimlerin katı bir şekilde sınırlandırılması vajinismik yanıt gelişmesini tetikleyebilir.

Çocukluk döneminde ebeveyn ilişkisindeki bozulduklar kişinin sonraki yaşantısında kendi ilişkisini, kişilerarası ilişkilerini ve cinselliğini olumsuz yönde etkileyebilir. Ebeveynler arasındaki ilişkide duygu, sevgi eksikliği ve fiziksel yakınlığın geliştirilememesi gibi sorunlar, normal bir ilişkinin ya da cinselliğin gelişmesinin önünde bir engel olabilir. Bu sorunlu büyüme evresi, kişisel ilişkilerde ve dolayısıyla cinsel ilişkide kişide özgüven eksikliği oluşmasına neden olabilir.

Çiftin ilişkisinden kaynaklanan sorunlar

Kendini cinselliğe, cinsel uyarıya hazır hale getirmek ya da cinsel hazza bırakmak kadın için iyi bir cinsel işleyiş sağlar. Bir kadın cinsellikle ilgili bir çatışma içinde ise erotik duygular zor uyanır ya da bu duyguların uyanması onu rahatsız edebilir. Yakın ilişki geliştirme becerisi erken çocukluk döneminde yaşanan sevgisiz büyüme ve ebeveynlerle fiziksel temasın olmaması gibi etkenlerden olumsuz etkilenir. Yakın ilişki geliştirme sorunu yaşayan kişiler, belli bir yakınlığa kadar ilişki kurmakta ondan sonra da ilişkide yıkıcı olmaktadır. Eşler arasında iletişim ve yakın ilişki geliştirme sorunu olması, çekicilik ya da cinsel cazibe kaybı, nevrotik ya da histrionik kişilik Özelliklerinin olması ve partnerdeki cinsel işlev bozukluğu vajinusmus gelişmesini tetikleyebilir. Ancak eşler arasındaki çatışmalar, nadiren de olsa doyurucu cinsel yaşantılara da neden olabilir. İletişim sorunu yaşayan çiftler, çoğu kez cinsel ilişki sırasında birbirlerine istedikleri ve istemedikleri şeyleri söylemekte çekingen davranabilmektedir. İletişim sorununun uzun süre devam etmesiyle eşler arasında cinsel çekicilik ya da cazibe giderek kaybolur. Ayrıca kişilerara- sı ilişki ya da cinsel ilişkide intrapsişik dinamik nedenler, açık olmayan duygulara sahip olmak, temel özgüven ve başarabilme duygusunun eksiliği, yıkıcı, yok edici tutum ya da tamamen teslimiyetçi tutum, cinsel sorunların ve vajinismusun gelişimi açısından önemli nedenler olabilmektedir.

Kadınlar için uyarılma erkeklerden farklıdır ve çok önemlidir. Birçok kadının asıl sorunu sevişme sırasında cinsel uyarılma aşamasına yeterince zaman ayrı lam amasıdır. Kadınlar ortalama bir erkeğe göre daha uzun süreli yumuşak dokunmalar ve güvenli bir ortam ister. Birçok kadın klitorisin dolaylı veya çok az oranda doğrudan okşanmasından hoşlanır. Erkek ise cinsel dürtülerine göre hareket eder. Kısa süreli öpme ve dokunmalardan sonra eşi tam olarak ıslanmadan, hazır olmadan cinsel ilişkiye girebilir. Bu tutum vajinismik yanıtın gelişmesinde olumsuz bir faktör olabilir.

Olumsuz fiziksel deneyimler

Erken çocukluk döneminde geçirilen travmatik cinsel deneyimler, ağrılı ya da korkutucu cinsel birleşme teşebbüsleri, cinsel istismar ya da ensest ilişkisinin yaşandığı toplumlarda cinsel sorunların ve vajinismusun daha yüksek oranda görülebileceği tahmin edilmektedir. Fritz ve arkadaşları, yaptıkları bir çalışmada, çocukluğunda erişkinler tarafından cinsel olarak istismara uğramış kadınların %23'ünün erişkin dönemde cinsel uyumlarında bir sorun olduğunu saptamıştır.. Araştırmacılar, kızların söz konusu cinsel deneyimleri kişisel şiddet olarak algıladıklarını ileri sürmüşlerdir. Erken çocukluk dönemindeki cinsel travma ile vajinismus gelişmesi arasında bir ilişki olmadığını bildiren çalışma sonuçları da vardır.

Tıbbi durumlar

Tıbbi ya da fiziksel bir durumun sonucunda cinsel birleşme sırasında ağrı olması, çocuk doğurma, jinekolojik operasyonlar, epizyotomi, eşlerin fiziksel ya da diğer psikiyatrik hastalıkları (hipertansiyon, depresyon, anksiyete gibi), alkol, madde ya da başka bir ilaç kullanımı ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların olması, vajinismus gelişmesinde bir neden olabilir.