Sosyal Fobi (utangaçlık, çekingenlik, toplum önünde konuşa

Sıklık

Onlu yıllarda başlar. 18-29 yaşlan arasmda tedaviye başvurma en sıktır 25 yaştan sonra başlaması enderdir. Ortalama başlama yaşı 15.5'dir, eğitim düzeyi düşük olanlarda, bekar ve düşük sosyoekonomik düzeyde olanlarda sıktır. Puberteden önce başlaması da seyrektir. Kadmlarda_daha„sık,.orandadır.. Erkekte en sık rastlanan fobi türüdür. NCS çahşmalanna göre yaşam boyu prevalansı % 13.3'dür. Bir aylık prevalans ise % 4.5 kadardır. Sıklıkla diğer fobik bozukluklarla birliktedir. Türkiye ruh sağlığı profili çalışmasında 12 aylık sosyal fobi yaygınlığı kadınlarda % 2.3, erkeklerde % 1.1, tüm nüfusta % 1.8 olarak verilmektedir.

Sosyal fobiklerin çoğu çocukken utangaçlık gösterirler. Ancak utangaç çocukların tamamı erişkin yaşamlarında sosyal fobi göstermezler.

ECA çalışmalarına göre sosyal fobide yaşam boyu ruhsal hastalık oranı % 69'dur. Bunların % 77'sinde sosyal fobi önce başlamaktadır. Aynı anda izlenen ruhsal hastalıklar duygudurum bozukluklan, alkol ve madde kullanım bozuk- luklan ve diğer anksiyete bozukluklarıdır.

Nedenleri

Dopaminerjik, serotonerjik, ve noradrenerjik sistemin sosyal fobide birincil rolü olduğu düşünülmektedir. Dopaminin, merkezi sinir sisteminde ödül sisteminde temel bir rol oynadığını biliyoruz. Reddedilmeye karşı duyarlılık da dopamin aracılığı ile düzenlenir. Dopaminerjik geri emilim bölge yoğunluklan sosyal fobi olgularında önemli ölçüde azalmaktadır, bunu destekleyen diğer bir gözlem dopaminerjik yetersizlik gösterdiği bilinen Parkinson hastalığında sosyal fobik belirtilerin daha fazla görülmesidir.

Sosyal fobiklerde klonidin uygulamasına GH yanıtında azalma, fenfluramin uygulamasına prolaktin yanıtı normal, kortizol salgısı ise artmış olarak bulunmaktadır. Kafein uygulamasına anksiyete yanıtı artar. HPA ekseni normal bulunmaktadır.

Sosyal fobiklerin akrabalarında sosval fobi görülme olasılığı genel topluma göre üc kat daha fazladır. Yabancı korkusu, utangaçlık, sosyal içe dönüklük ve eleştiri korkusunun genetik kökeni olduğu kabul edilmektedir. Ailesel kümelenme gösterir. Çevresel nedenlerden de etkilenmektedir. Yaygın sosyal fobide genetik etkinin daha fazla olması güçlü bir olasılıktır.

Olumsuz sosyal yaşantılar kendisi ve çevresi hakkında yanlış değerlendirmenin nedeni olabilir. Davranış değişiklikleri de bu yanlış değerlendirmeleri besleyebilir.

Davranışçı yaklaşım sosyal beceri eksikliği ,bilişsel inhibisyon, eleştri ve reddilmeye karşı aşırı duyarlılığın ilk çocukluk yıllarında anksiyete uyandıran sosyal yaşantılarla bağlantısı olduğu kabul edilmektedir. Ebevevnlerinin asın eleştirici olduklan gözlenmektedir.

Belirti ve bulgular

Bu olgular, reşitli sosyal durumlarda mahcup olma veya rezil olma korkusu yaşarlar. Tüm sosyal fobi olguları performansları ile ilgili korku yaşarlar. Ortaya çıkarıcı bir etken olmadan geç çocukluk ve genç erişkinlik döneminde ortaya çıkan bir bozukluktur. Başkalarının önünde yemek yerken boğulacakmış gibi olma, genel tuvaletleri kullanamama vb. gibi belirtiler vardır. Müzik aletlerini kullanamazlar. Başkalarının yanında şarkı söyleyemezler. Alay edileceği korkusu ile başkalarının yanında yüzemez, soyunamaz. Başkalarının eleştirileri karşısında ciddi korkular yaşarlar. Bazı olgularda da özel bir sosyal işlev sırasında zor duruma düşeceği, mahçup olacağı korkusu vardır. Birey bu duruma girerken anksiyetesi artar.

Belirtilerini 3 temel gruba ayırabiliriz:

Fiziksel belirtiler: Bunlar terleme, çarpıntı, bulantı, ishal, adele seğirmeleri, ağız kuruluğu, sarsaklık, yüz kızarması, kekeleme gibi ânksiyetenin somatik ftelîrtilenclir. Baş dönmesi ve solunum belirtileri daha azdır.

Bilişsel belirtiler: Mahçup olacağı, aşağılanacağı veya olumsuz bir eleştiri olacağı korkusu temel bilişsel semptomlardır.

Davranışsal semptomlar: Sosyal durumlardan kaçma, pasif kalma olur. Buna bağlı olarak kişiler arası ilişkileri ve mesleki işlevselliği bozulur.

Başkalarının yanında konuşurken veya sosyal durumlarda yaygın korku yaşama en sık görülen belirtilerdir. Bu bozukluk için erkekler daha çok çare ararlar.

Sıklıkla diğer psikiyatrik bozukluklarla birlikte bulunur. % 59 oranında özgül fobi, % 44.9 oranında agorafobi ile birlikte bulunur. Alkol kötü kullanım oram % 18.8, madde kötü kullanımı % 13.0, majör depresyon ise % 16.6 oranındadır. Olguların % 40'ı panik ile birliktedir. Sosyal fobinin bu klinik durumların çoğunda önceden bulunması, bu durumlar için sosyal fobinin bir risk etkeni olduğunu düşündürmektedir.

Üç klinik alt tipi tanımlanmıştır. Bunlar:

Özel durumlarda anksiyete (kitle önünde konuşma gibi) ile belirlidir.

Yaygın tip: Çok sayıda sosyal durumlarda anksiyete ile belirli bir durumdur.

Performans anksiyetesi: Sahneye çıkma, konferans vb. durumlarda ortaya çıkan anksiyete ile belirlidir.

Ayırıcı tanı

Çekingen kişilik bozukluğu sık olarak sosyal fobi ile birliktedir. Başlaması ve seyirleri farklıdır.

Sosyal fobide panik atakları sıktır. Ancak panik bozukluğundaki beklenmeyen ataklar sosyal fobide olmaz. Sosyal fobide belirtiler sosyal ortamlarla sınırlıdır.

Yaygın anksiyete bozukluğu en az 6 ay süreli gerçek dışı endişe ile belirli bir durumdur.

Depresyon belirtileri sık olarak tabloya eşlik eder.

Sosyal durumlarda belirgin anksiyete ve korku şizofreni, major depresyon, obsesifkompülsif bozukluk, paranoid kişilik ve diğer birçok psikiyatrik bozuklukta da görülebilmektedir. Ayınm eşlik eden diğer belirtilere ve seyre göre yapılır.

Seyir ve prognoz

Sosyal fobilerin çoğu aylar içinde gelişir, yıllarca sabit kalarak orta yaşlarda yavaş bir biçimde azalır. Mesleki ve sosyal işlevsellik önemli ölçüde etkilenir. İkincil alkolizm yüksek orandadır.

Sosyal fobide işlevsellik klinik tablonun derinliğine göre değişik düzeylerde etkilenir. Performans anksiyetesi nedeni ile olgular iş değiştirebilirler.

Tedavi

Farmakolojik ve bilişsel davranışsal tedavi etkindir. Bu iki tedavi yönteminin birlikte kullanımı tedavinin başarısını arttırır. Performans anksiyetesini kontrol etmek için b blokörler önerilir.

Özgül serotonin geri alım engelleyicilerinin de etkinliği kanıtlanmıştır. Yeni ilaçlardan venlafaksinin de etkinliğinde birleşilmektedir. Son yıllarda bu ilaçlar daha çok seçilmeye başlanmıştır. Bu ilaçlarla psikososyal yeti kaybı da önemli ölçüde düzelmektedir.

MAOI'nin de etkinliği kabul edilmektedir. Üzerinde en çok çalışılan ilaç grubudur. Geri dönüşlü mono amin oksidaz inhibitörlerinden moklobemidin etkinliği kanıtlanmıştır.

Benzodiazepinler beklenti anksiyetesini yatıştırabilirler. Klonazepam ve alprazolam uygundur.

Bilişsel tedavi ile birlikte uygulanan karşılaştırma tedavisi yararlı olmaktadır. Duyarsızlaştırma da etkindir. Sosyal beceri eğitimi uygulanabilir.