Distimik Bozukluk

Olgu Sunumu: Bir Yere Ait Olmayan Adam

Baya A. 28 yaşında, bekar bir muhasebecidir. "Hiçbir yere ulaşamadığımı hissediyorum" şeklinde bir yakınmayla görüşmeye gelmiştir. Mesleği ve kız arkadaşıyla ilgili sorunlar artmakta ve daha fazla sıkıntı yaratmaktadır. Bay A'ya kısa bir süre önce önemli bir denetleme işi verilmiştir. Güvenilir olmasına ve işini tam yapmasına karşın, üretkenliği azalmıştır. Yöneticilik özelikleri zayıftır ve önemsiz konular yüzünden amiriyle tartışmaktadır.

Kısa bir süre Önce nişanlısı düğün tarihlerini ertelemiştir. Onu sevdiğini ve saydığını, ancak duygularının karışık olduğunu söylemiştir, çünkü Bay A. ona bazen mesafeli durmakta ve onu eleştirmektedir. Ve çoğunlukla da cinsel yönde bir eğilim göstermemektedir.

Bay A. kendisini, zevk ve mutluluk hissetmekte güçlük çeken, kötümser biri olarak tanımlamaktadır. Hatırlayabildiği kadarıyla, her zaman bu hayatın çetin ve yaşamaya değer olmadığını hissetmiş ve içinde gizli bir umutsuzluk eğilimi olmuştur. Bay A. şehir dışında bir yerleşim merkezinde büyümüş ve devlet okullarına gitmiştir. Annesi sessiz, bazen "canı sıkkın", mesafeli ve depressif biridir. Bay A.'dan 3 yaş küçük olan kızının doğumundan kısa bir süre sonra, depresyonu artmış ve hastaneye yatırılmıştır. EKT'ye iyi yanıt vermiş ve başka bir psikiyatrik bakım görmemiştir. Bay A.'nın, şimdi hayatta olmayan babası işinde başarılı, ancak otoriter, eleştirel ve korkutucu biridir. Aşın derecede içki içmektedir. Bay A. ona saygı duyduğunu, ancak hiçbir zaman yakın olduklannı hissetmediğini söylemektedir.

Lise ve üniversitede derslerinde başanlı olmuştur. Bazı sosyal etkinliklere katılmıştır, ancak utangaçtır. Sınıf arkadaşları tarafından hüzünlü ve birlikte olması keyif vermeyen biri olarak bilinmektedir.

Bay A. üniversitede, ilk kız arkadaşından aynldıktan sonra, danışmanlık hizmeti almıştır. Bir iç hastalıklan hekimi kendisine migren tipi baş ağnları İçin amitriptilin vermiştir. İlaç baş ağnlannı geçirmenin yanında, umutsuzluk hissinden de kurtulmasını sağlamıştır. Geriye dönüp baktığında, hayatının bu döneminin çok iyi olduğunu düşünmektedir. Yeni bir işe başlamış, yeni arkadaşlar edinmiş, işinde başanlı olmuştur ve neredeyse hayattan keyif almaya başlamıştır. Ancak ilacı 3 ay kullanıp bıraktıktan sonra, yavaş yavaş eski umutsuz ve kötümser haline geri dönmüştür.

Genelde depressif olmasına karşın, hiçbir zaman bir Majör Depressif Bozukluk ölçütlerine uyacak hale gelmemiştir, intihar girişiminde bulunmamış ya da intihar düşüncelerine sahip olmamış ve kilo kaybı, uykusuzluk ve psikomo- tor etkinlik ile ilgili sorunlar yaşamamıştır. Ancak bir keresinde, aylar boyunca Bay A.'mn enerjisi düşük düzeye inmiş ve konsantrasyon becerisi zayıflamıştır. Kendisini, sunacak fazla bir şeyi olmayacak şekilde, olumsuz bir halde görmeye başlamıştır. Başkaları kendisinden hoşlandığı ve ona saygı gösterdiklerinde, şaşırmaktadır. Depressif olduğunda cinsel isteği azalmakta ve kendisini korkutan bir sertleşme sorunu yaşamaktadır.

Bay A.'mn arkadaşlarından ve sosyal etkinliklerden uzaklaştığı dönemler olmakta, ancak biraz zorlamayla işine devam etmektedir. Bazı hafta sonlarında yataktan hiç çıkmayarak, hiçbir şey yapmamaktadır. Geçmişte çok içki içtiği dönemler olmuştur, ancak şimdi arada bir, bir bardak şarap içmektedir. Aşrı eneıjik ve neşeli olduğu bir dönemi hatırlamamaktadır. Başkalarını memnun etmeyi, başkalarının kendisini onaylamasını ve tartışmalardan uzak kalmayı kuvvetli gereksinimleri olarak tanımlamaktadır. Düşmanca bir durumla uğraşmak durumda kaldığında, aşırı derecede tedirgin olmaktadır. Mükemmeliyetçi özellikleriyle gurur duymaktadır.

Bay A. randevusuna erken gelmiştir. Klasik bir tarzda giyinmiştir ve başlangıçta rahat ve cana yakm görünmektedir. Ancak görüşme ilerledikçe, sorunlarından ve depressif mizacından bahsederken ağlamaklı hale gelmiştir. Herhangi bir düşünce bozukluğuna, varsam ya da sanrıya İlişkin bir bulgu yoktur. Duygusal olarak yüklü halini reddetme ve baskılama eğilimi içgörüsünü bozmuştur. Yargılaması, yönelimi ve yakın hafızasında bir sorun yoktur. Zekası ortalamanın üzerinde gözükmektedir.

Bu bozukluğun ilk 2 yılı (çocuklarda ve ergenlerde ilk 1 yılı) boyunca Majör Depressif Epizod geçirilmemiştir; yani bu bozukluk kronik Majör Dépressif Bozukluk ya da kısmi remisyonda Majör Depressif Bozukluk olarak daha iyi açıklanamaz.

Not: Distimik Bozukluğun gelişmesinden önce tam remişyona girmiş obuası koşuluyla (2 ay süreyle belirgin belirti ya da bulguların olmaması) daha önce bir Majör Depressif Epizod geçirilmiş olabilir. Bunun yanı şıra, Distimik Bozukluğun ilk 2 yılından sonra (çocuklarda ve ergenlerde 1 yıl) üzerine Majör Depressif Bozukluğun bindiği epizodlar da olabilir, Majör Depressif Epizodun tanı ölçütlerinin karşılandığı bu durumlarda her iki tam birlikte konur.

Daha önce bir Manik Epizod, bir Karışık Epizod ya da Hİpomanik Epizod geçirilmemiştir ve Siklotimik Bozukluk için tanı Ölçütleri hiçbir zaman karşılanmamıştır.

Bu bozukluk sadece, Şizofreni ya da Sanrıh Bozukluk gibi kronik Psikotik bir Bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamıştır.

Bu belirtiler bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi için kullanılan bir ilaç) doğrudan fizyolojik etkilerine ya da genel bir tıbbi duruma (örn. hipotiroidizm) bağlı değildir.

Bu belirtiler klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarda bozulmaya neden olur.

Atipik Özellikler Gösteren Distimik Bozukluk, yıllarca sürebilecek, daha hafif ancak kronik depresyon belirtileri ile tanımlanmaktadır. Distimik Bozukluk tanısı konulabilmesi için distimik belirtilerin en az 2 yıl sürmesi ve bu belirtilerin ilk 2 yıllık süresi içinde hiç Majör Depressif Epizod görülmemesi gereklidir. Majör Depressif Bozukluk ise aksine kronik ya da epizodik olabilir. Bazen Distimik Bozukluk ile uzun-erimli belirtiler ile ortaya çıkan Majör Depressif Bozukluk'un ayırt edilmesi güç olabilir (Kronik Majör Depressif Bozukluk ve Kısmi Remisyonda Majör Depressif Bozukluk).

Kişilerde sıklıkla Distimik Bozukluk başlangıcının ardından Majör Depressif Epizod gelişmesi ve Majör Depressif Bozukluk ölçütlerinin karşılanması, konuyu daha karmaşık hale getirmektedir. Eğer Majör- Depressif Epizod 2 yıl süren Distimik Bozukluk'tan sonra ortaya çıkarsa, her^ iki tanı birlikte konulur (çift (ikili) depresyon ya da Majör Depressii Bozukluk, Distimik Bozukluk üzerine binmiş). DSM-IV yaklaşımında çift (ikili) depresyon iki ayrı tam olarak verilmektedir. Bu yaklaşım biraz yanlı yönlenmeye yol açmaktadır. Tek bir kronik Depressif Bozukluk seyri sırasındaki belirtilerin şiddetinde görülen değişkenlik olarak, daha iyi bir kavram oluşturulabilir.

Distimik Bozukluk'u hangi özelliklerin daha iyi tanımladığı konusunda anlaşmazlık vardır. DSM-III-R'de sunulan ve DSM-IV (ve DSM-IV-TR'de) kullanılmaya devam edilen ölçütler somatik belirtileri (iştah,^uyku, eneıji düzeyi) ön plana çıkarmaktadır. DSM-IV Duygudurum Bozuklukları Saha Çalışması'm da kapsayan son çalışmalarda, Distimik Bozukluk'un depresyonun bilişsel ve kişiler arası belirtilerini ön plana çıkarmaktadır.

Bay A.'nın belirtileri hem DSM-IV-TR'deki Distimik Bozukluk ölçütlerine hem de alternatif B ölçütlerine uymaktadır. Depressif duygudurumu, erken çocukluk döneminden başlayacak kadar, uzun sürelidir (umutsuzluk hissinin olmadığı bir dönemi hatırlayamamaktadır). Eneıjisi azalmıştır, yoğunlaşmakta sıklıkla güçlük çekmektedir. Kendisini değersiz ve hoşlanılmayacak bir gibi görmektedir. Ayrıca alternatif B ölçütleri listesindeki birkaç belirtiye daha sahiptir (sosyal içine kapanıklık, çabuk öfkelenme ve üretkenlikte azalma). Değerlendirme sırasında Bay A.'nm durumunu Majör Depressif Epizod ölçütlerine uymadığı görülmüştür.

Hekim, belirtilere yol açabilecek herhangi bir genel tıbbı durumu ya da Madde Kullanımının Yol Açtığı Bozukluk'u, özellikle Alkol Kötüye Kullanımı ve tiroidden kaynaklanan sorunları, dışlamalıdır. Depressif belirtiler hayatın ileri dönemlerinde ortaya çıktığında, bu tip etİyoloj ilerin var olma olasılığı daha fazladır.

Distimik belirtilerin başlangıcının erken çocukluk dönemine dayanması ve hayat boyu, kalıcı bir seyir izlemesi, erken başlangıçlı depressif belirtilerin "depressif kişilik bozukluğu" tanısına ait olup olamayacağı sorusunu gündeme getirmektedir. Bu önerilen tanı, Şizotipal Kişilik Bozukluğu'nun Şizofreni ile ilişkisi gibi Eksen I Majör Depressif Bozukluk'la ilişkilendirilebilir.

Distimik Bozuklukta Tedavinin Düzenlenmesi

Bulgular Distimik Bozukluk hastalarının yarısının ilaç tedavisine iyi yanıt verdiğini göstermektedir.