Daha Sağlıklı Bir Toplum İçin Ruh Sağlığına Önem Verel

İnsan, ruhsal ve bedensel varlığı ile bir bütündür. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖY)’de sağlığı, “ruhsal, bedensel ve sosyal olarak tam bir iyilik hali” olarak tanımlamaktadır. Ruh sağlığı, hayat kalitesinin temelidir. Ruh sağlığının korunması hem bireylerin yaşam kalitesini arttırır hem de sosyal bütünleşme ve toplumda üretkenliği sağlar.

Yapılan çeşitli araştırmalar ruhsal bozuklukların görülme sıklığının oldukça yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Avrupa kıtasında her dört kişiden birinin hay atlarının bir döneminde ruh sağlığı sorunu yaşadığı saptanmıştır. Ülkemizde yapılan kapsamlı bir çalışmada ise 18 yaş üzerindeki kişilerde ruhsal bozukluk görülme Sıklığı %17,2 olduğu görülmüştür (Türkiye Ruh Sağlığı Profili Raporu, 1998). Bu yaygın sıklığa rağmen, ruhsal bozukluğu olan kişilerin psikiyatrik tedaviye başvuru oranının oldukça düşük olduğu ya da yetersiz tedavi gördükleri bilinmektedir. Tedaviye ulaşamama ya da
Ruh sağlığı Alanında Ülkemiz Nerede?
• Dünya sağlık Örgütü verilerine göre ülkemizdeki ruh sağlığı yatağı olması gerekenin 10 da biri düzeyindedir.
• Ülkemizdeki 100.000 nüfusa düşen ruh sağlığı uzmanı sayısı Dünya ortalamasının yarısı, Avrupa ortalamasının 6’da biri düzeyindedir.
•Ülkemizdeki mevcut hastane odaklı tedavinin yanında toplum temelli psikiyatrik yaklaşımların yaygınlaştırılmasına ihtiyaç vardır.

Tedaviyi kullanmama nedeniyle ortaya çık an “tedavi açığı”; şizofrenide %20, depresyonda %50, alkol kötüye kullanımında %90 olarak saptanmıştır. Ruhsal hastalıklar konusunda kişilerin yeterince bilgi sahibi olmaması, sağlık hizmetlerinde psikiyatrik sorunlar ve tedavi konusunda yet ersizlikler ve hastalık nedeniyle etiketlenme dışlanma korkusu, kişilerin gerekli ruhsal yardımı almalarının önündeki başlıca engeller olarak sayılabilir.

Yapılan çeşitli araştırmalar, ruhsal sorunların, toplumda sanılandan çok daha yaygın olduğunu ortaya koymaktadır. Yine Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, halen dünyada 450 milyon kişinin çeşitli ruhsal sorunlarla karşılaşmakta olduğu ve 20 milyon kişinin de ruhsal sorunlar nedeniyle yardım aramakta olduğu saptanmıştır.

Ayrıca yine Dünya Sağlık Örgütü’ nün yaptığı bir diğer araştırmaya göre ise en çok yeti yitimine yol açan 10 hastalıktan 5’i ruh sağlığı ile ilgili hastalıklardır. Sağlık Bakanlığı’ nın ülkemizde yaptığı çalışmalarda ise her dört kişiden biri ruh sağlığı açısından sorun yaşamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün geleceğe yönelik öngörülerine göre 2020 yılında Depresyon’un gelişmekte olan toplumlarda en çok yeti yitimine yol açan hastalık olacağı tahmin edilmektedir.

Bu kadar yaygın olarak görülen ruhsal hastalıklar yalnızca bireyin ruhsal hayatını olumsuz etkilemekle kalmayıp, iş gücü kaybına, aile yaşamı ve sosyal yaşantıda bozulmalara neden olmaktadır. Bu verilere bakıldığında ruh sağlığının önemi açıkça görülmektedir. Bireysel ve toplumsal düzeyde, her olguyu etkileyen ruh sağlığına son yıllarda dünyada ve ülkemizde verilen önem giderek artmaktadır.