Antidepresanlar Lüzumsuz Yere mi Kullanılıyor?

Antidepsanların uyuşturduğu, ilaç alma psikolojisi dışında bir yararının olmadığı, bağımlılık yapabildikleri ya da gereksiz kullanıldıkları gibi bazı önyargılar yaygındır. Elbette her türlü günlük üzüntü ya da sıkıntı için ilaç almak yanlış ve gereksiz ir. Ayrıca hafif depresyonlar için antidepesanların plasebodan (hastaların ilaç sanarak aldığı etkisiz madde) daha etkili olmadığı da bilinen bir durumdur. Ancak orta ve şiddetli depresyon ciddi bir rahatsızlık halidir ve ilaç tedavisi gerektirir. Tedavi edilmeyen depresyon uzun süren bir ruhsal acı, iş gücü kaybı, yaşam kalitesinde düşüş ve ilişkilerde bozulma getirir. "Ciddi bir depresyon dönemi geçirip bu ilaçları kullandıktan sonra düzelmeye başlayan bir hastam, içine düştüğü karanlık girdabı ve iyileşme sürecini anlatırken "bir daha o hale geri dönmemek için her şeye razıyım, kolumu kesseler o zamanki kadar acı vermez" diyordu. Ne yazık ki ilaç kullanmayı gerektiren rahatsızlığı olduğunu fark etmeyen, bunu bir ego meselesi haline getiren, "çevre ne der" diye takıntı yapan, bağımlı olur muyum diye endişe edip kullanmayan insanlar var.

Mutluluk ilacı değil ki...
Antidepresanlar adı üstünde depresyon ilacı, yani "mutluluk hapı" değiller. Antidepresanlar "mutsuzluğun hapı". Uyuşturucu /uyarıcı maddelerden farklı olarak, duygulanımı normal olan bir kişiye keyif vermez ya da daha mutlu yapmazlar. Sadece depresyon halini kaldırarak "uygunsuz" karamsarlık ve mutsuzluk halini düzeltirler. Keyif verici olmadıkları için bağımlılık da yapmazlar. Hastalarımız "ben sahte bir mutluluk istemiyorum" diyor. Eğer antidepresanlar gerçekten öyle bir etkiye sahip olsalardı eczanelerde değil uyuşturucu satıcıları tarafından satılırlardı.

İnsan depresyona girdikten sonra uyku uyuyamaz hale geliyor, konsantre olamıyor, huzursuz, karamsar oluyor. Bir takım açılımları yapamıyor. Bu durumdayken de işini yürütemez hale geliyor. Tedavi gören kişi aynı sıkıntılı durumları yaşamaya devam etmesine rağmen bunlarla baş edebilmeye başlıyor. Bu ilaçlar yaşanan olayların vücutta oluşturduğu kimyasal düzensizliği ortadan kaldırıp kişinin stresle baş etmesini mümkün kılıyor. İlaçlar stresin beyinde yol açtığı değişikliği onarıyor.

Depresyon basit bir üzüntü hali değildir .Tanı koyabilmek için kişinin haftalar boyu sürekli olarak bazı belirtileri yaşıyor olması lazımdır. Belirtiler haftalar boyu, her gün ve sürekli devam etmelidir. İki gün üç gün kötü, bir gün iyiyse tıbbi anlamda depresyon denilemez. Ya da günün bir kısmında iyi diğer kısmında kötüyse depresyona girmiş sayılmaz. Depresyondaki kişi kendisini sürekli karamsar, mutsuz hisseder, duygularında körelme hissedebilir, herhangi bir şeyden zevk alamaz, daha önce zevk aldığı şeylere karşı isteksizlik duyar, fazla uyuma ya da uykusuzluk olabilir, iştah bozukluğu olabilir; halsizlik, bitkinlik, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, kararsızlık, kendini suçlama, değersizlik düşünceleri, huzursuzluk, yerinde duramama, oradan oraya sıkıntı ile gezinme, ya da aşırı durgunluk, az konuşma, hareketsizlik, ölüm duygusu, sık sık ölümü düşünme olabilir. Bu belirtilerden en az beş tanesinin en az iki hafta boyunca sürekli olarak yaşaması tıbbi olarak depresyon diye tanımlanır. Gün içinde arada azalmalar olsa bile hiçbir zaman normale dönmez. Depresyon tıbbi bir hastalıktır. Belli nedenlerle ilişkili olsa bile artık onu aşmıştır ve o nedeni de kötü etkiler Depresyondaki kişi tahammülsüzdür.Depresyon bir kere başlarsa onu başlatan sebep düzelse de depresyon uzun süre düzelmez. Depresyonun yaklaşık yansıması ortalama dokuz ay sürer. Bir kısmı bir iki ayda, bir kısmı birkaç yılda geçer; bir kısmı da hiç geçmez. Depresyon devam ettiği sürece ciddi kayıplara neden olur.
Depresyon ruhsal bir kırılmadır. Dışarıdan gelen bir darbeyle bacağı kırılan bir insanın, bunu yaşanan durumun doğal bir sonucu sayıp tedavi olmak istememesi ne kadar anormalse, depresyonu yaşadığı stersin doğal sonucu sayıp tedavi olmamak da o kadar anormaldir. Depresyon yaşayan kişinin beynindeki hormonal düzen bozulmuş durumdadır. Antidepresanlar da bunu düzeltir. Kırık bacağa yapılan alçı tedavisi, o bacağı neyin kırdığına göre değişmez. Onun gibi, depresyonun sebebi her ne olursa olsun, antidepresanlar da sonuçta vücutta meydana gelen bozulmayı düzeltirler.
Antidepresanlann depresyonu düzeltmek dışında; kaygı ve endişe hallerini (anksiyete bozukluğu) azaltmak, takıntıları (obsesyon ve kompulsyon) gidermek ve panik atakları engellemek, sosyal fobiyi kontrol etmek gibi daha pek çok tıbbi kullanım alanları da vardır. Tıpkı aspirinin kan sulandırmaya da, baş ağrısına da, romatizmaya da iyi gelmesi gibi...

Ayrıca depresyondaki hasta, tedavinin yardımıyla birkaç hafta içinde düzelmeye başladıktan sonra, özellikle koşu ve diğer sporlar depresyonu daha çabuk atlatmasına yardımcı olacaktır. Bu devreden sonra sosyal aktiviteler kademeli olarak artırılmalıdır.